Milli Eğitim Bakanlığı almış olduğu kararla 24 Nisan’da deprem bölgelerinde bütün sınıf düzeyinde eğitim öğretimin başlayacağı kararını kamuoyuna duyurdu.
Bu karar teorik olarak hayatın normalleşmesi insanların deprem psikolojisin den kurtulması adına baktığınızda fikirsel ve mantıksal açısından isabetli bir karar gibi gözükse de fiziksel anlamda isabetli bir karar olmayacağı gözükmektedir. Öyle ki gerek öğretmenlerin gerekse öğrencilerin barınma ihtiyaçlarının devam ettiği, servis ve otobüs seferlerini düzenli olarak başlatılmadığı, insanlara hizmet verecek olan işyerlerinin faaliyetlerini yürütemediği, resmi kurumların bile hala çadırlarda hizmet vermeye devam ettiği bir ortamda zoraki başlayacak bir eğitim öğretim süreci kime ne fayda sağlayacaktır?
Deprem bölgelerinde enkaz kaldırma çalışmalarının devam ettiği bu sebeple bir çok sokakların hala trafiğe kapalı olduğu bir ortamda servislerin ne şekilde ve nasıl bir güzergah izleyeceğinin yaratacağı sıkıntılar şöyle dursun öğretmenlerin alınan kararla zorla görev yerlerine çağrılması sonucunda sınıfların dolu olup olmayacağı bir muammaya dönüşmüş durumda.
Devam zorunluluğunun olmadığı ailelerin deprem bölgesinde barınacak yaşam alanlarının olmaması sebebiyle sınıfların çoğunun boş kalacağı ama tüm bunlara rağmen öğretmenlerin tamamının göreve çağrılarak eğitim öğretim sürecinin başlatılması anlayışı depremden öğretmen camiasının etkilenmemiş gibi bir hissiyatı ortaya çıkarmıştır.
Hepimizin geleceğini emanet ettiğimiz öğretmenlerimizin de birer ailesi çocuğu ve bu depremde yaşadığı mağduriyetleri göz önünde bulundurularak bu kararın gözden geçirilmesi gerekmektedir.
Deprem bölgeleri için bu dönem okullar tatil edilerek bu sıkıntıların önüne geçilmelidir. Malatya, Maraş, Hatay, Adıyaman 1 Ağustos’ta yeni eğitim öğretim dönemi erken başlatılarak, şubat tatili haricindeki ara tatiller kaldırılarak eğitimdeki akademik kayıplar telafi edilebilir. 1 Ağustos 2023 tarihine kadar da deprem bölgelerimizdeki hayat kendi yaralarını saracak doğal zamanı kazanmış olur.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın seçim öncesi böyle bir adım atarak eğitim öğretim sürecinin en önemli kriteri olan hazır bulunuşluk seviyesini en üst seviyeye çekerek eğitimin öğretimin normal sathında yürümesini sağlayacaktır.