Takvimler 15 Temmuz 2016 tarihini gösteriyor. Gündüz saatlerinde sakinliğin hakim olduğu ülkemiz akşam olunca köprülerin bir takım aşağılık kalkışmacı komutanın emriyle kapatılmasıyla, meclisin, külliyenin ve daha bir çok devlete ve millete ait olan kuruluşun çevresinin, hükümete darbe gerçekleştirme hayaliyle sarılmasıyla başlayan bir bilinmezlik. Milletçe daha ne olduğunu bile anlamadan TRT ekranlarında beliren spikerin; “hükümet düşürülmüş ve irade Türk Silahlı Kuvvetlerinin eline geçmiştir. Askeri darbe nedeni ile halk için ikinci bir emre kadar sokağa çıkma yasağı getirilmiştir.” Açıklamasının ardından tüm kamuoyunun aklında sadece bir düşünce vardı. Devlet büyüklerimiz nerede ve bu Türk silahlı kuvvetlerin tamamının gerçekleştirmiş olduğu bir darbe mi ? Bizler halk olarak henüz bunların cevabını bulamamışken Cumhurbaşkanımızın canlı yayına bağlanarak halka milli iradenize sahip çıkın ve meydanlara inin demesiyle genç, yaşlı kadın, erkek ve hatta darbe kelimesinin anlamını dahi bilmeyen çocuklar tüm ülke genelinde meydanlara indiler.
Tankların önünde durup canlarını milli iradeye sahip çıkmak adına feda ettiler. Meydanlarda birlik vardı, vatan aşkı vardı. Olmayan tek şey siyasetti. Çünkü bu bir milli irade davasıydı. Bu bilinçle meydanları doldurdu milyonlarca insan…. Tankların önüne yatan yiğitler, kamyonuyla oluk oluk meydanlara insan taşıyan 2016 Türkiye’sinin nene hatunları vardı. Kimin hangi siyasi görüşte olduğunun hiçbir öneminin olmadığı bir süreç tüm ülke için başlamış oldu. Cumhurbaşkanımızın ve mevcut hükümetimizin yanına muhalefet partilerinde desteği alarak FETÖ terör örgütünün tamamıyla ortadan yok edilmesi adına düğmeye basması ile gözaltılar, tutuklamalar, görevden ihraçlar başlatıldı. Tarihinde geçirdiği darbelerde büyük yaralar alan halk hiçbir şekilde, hayalperest bir bunağın ülkeyi ele geçirme çabasına izin vermedi.
Meydanlar gün geçtikçe daha da kalabalıklaştı. Vatanın bölünmez bütünlüğü için el ele, omuz omuza meydanlarda bayraklar dalgalandırıldı. Devlet büyüklerimizin bir bütün halinde muhalefet - iktidar kavgasını bir kenara itip, tek bir çatı altında milletin meclisine sahip çıkması, bu ülkeyi hiçbir gücün, hiçbir kalkışmanın yıkamayacağı bilincini tüm dünyaya gösterdi. Meydanlarda millet olarak bizler devletimize irademize sahip çıkarken, yerel yönetimlerin aldığı önlemler, seferberlik ilan edilmişçesine doğru kararlar alarak bu kalkışmanın birçok şehrimize zarar veremeden önüne geçmeleri milletin silahını millete doğrultan hain, kalleş kalkışmacılara gerçek darbeyi vurdu. Lağım çukurlarında, inlerinde teker teker bu kalleşliğin hesabını sormak için yakalandılar.
Emniyet güçlerimizin üstün gayretiyle devam eden vatan hainlerini yakalama ve gözaltılar hain FETÖ üyelerinin kökünün kazındığının bir göstergesidir. OHAL durumunun devam ettiği ülkemizde, verdiğimiz milli irade şehitlerimiz ve gazilerimizin kanının yerde kalmadığının gerçek kanıtıdır. Bu vatanı bölmeye hiçbir gücün yetmeyeceğini, millî irademize bu topraklar üstünde tek vatan sevdalısı kalana kadar devam edeceğimizi tüm dünyanın bilmesi ve bu ülkeyi korkak, kalleş bir mahlûkatın ta dünyanın bir ucundan yapmaya çalıştığı kalkışmayla ele geçiremeyeceğini öğretmenin haklı gururunu yaşıyoruz. Kimse unutmasın; 15 Temmuz darbeye kalkışma girişimi, MİLLETİN DARBESİ olarak tarihe geçmiştir. Türk’ün gücünü küçümseyenlere, birlikte tek vücut olup dünyaya nasıl karşı durulur öğrettik. NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE…