Bir yere veya sona doğru…
Kafalar yoğun, bedenler yorgun…
Ruhlar, ruhsuz…
Vakit yok, zaman yetersiz…
Palavralar gırla, hakaretlerin haddi hesabı yok.
Seviyoruz...
Seviliyoruz, gurur duyuyoruz...
Sırtını sıvazlıyoruz, Aslanım, Koçum...
Canım, Cicim, bir tanem, sensiz olmuyor!
Yaşa, varol, çok yaşa, sen bizim her şeyimizsin...
Merhaba; çok yoğun bir gündem ve hızlı akan bir zaman diliminde yeni bir sayımızla sizlerle birlikteyiz. İnsanlarımızın koltuk kaygısına düştüğü şu günlerde hayatın acımasızlığı bir kez daha ortaya çıkıyor. Görev alırken yemin ediliyor, vaatler havada uçuşuyor. Göreve gelindikten sonra derin bir ohh çekilip koltuğa oturuluyor. Gelin görün ki zaman yerinde durmuyor gün geliyor devran dönüyor. Asıl amaçlarının hizmet olduğunu her serzenişte dile getiren Saygıdeğer koltuk sahipleri o koltuk kaygısından olsa gerek ki kendi çalışma arkadaşlarını bile karşılarına alabiliyorlar. Ama maalesef şu unutuluyor ki bu koltuk sevdası, koltuk sevgisi hizmet sevdasına dönse o koltuklarda oturma şanslarının bir kez daha devam edebileciği .
Bizim için her günün yeni bir tecrübe edinme fırsatı olduğunu biliyoruz. Her türlü imkanı bulma fırsatımız mevcut iken, üretimi yapılmayacak tek şeyin zaman olduğunu da unutmamamız gerekiyor. Bu gidişimizde hayatımızın her anını doldurarak, kendimiz ile baş başa kalabilecek bir vaktimizin dahi olmaması, hayatımızın her anını, her dakikasını doldurmak, bizi hızla akan ve kaybolan bir zaman diliminde uçuruyor.
Geleceğinizi yönlendirmek elinizdedir, geçen zamanı yakalamak imkansızdır ve değerlendirmeye tabi tutulacağınız zaman, geçmişinizle değerlendirileceğimiz zamandır. Gidişimizin hızını ve muhteviyatını yine biz belirleyeceğiz. Yapmacık kişilerden ve çıkarcı ilişkilerden arınmış bir gidiş dileğiyle....
Biz yaratılanı her daim seviyoruz yaratandan ötürü…
