Nilüfer Aktaş Zontul

KOYU RENKLİ HATIRALARDI ONLAR

Nilüfer Aktaş Zontul

 Koyu renkli hatıraları vardı insanın; eteklerine dökülen…

Dökülenler dökülürdü zaten unutulurdu. Ya da hayal meyal hatırlanır işte.
Lakin kimi! Kimi işte
Sürülüyor yüzüme çekiliyor gözüme sürme misali… ‘Akmayın’ desem de onları sırrına katmış gözyaşlarıma! Yatak bulmuş yağmura kavuşmuş bir nehir misali çağlıyorlar…
Ah hırçın gözyaşlarım. ‘Dur’ deyince duruverseniz dursanız n’olurdu…
Ve rehin tutulmuş yalnızlıklara akar sonra onlar. Yanaklardan yol bulup al al yapsa da onu! Dudaklara sürülür sonra biber sürülmüş gibi yakar/ yakarda yakar…
İçinden bazı sözcükler de gülümsetirken/ tılsımlı bir şarkıya dönüşür ve beyaz bir dantel gibi yayılır huzuru sezdiren… İçindeki sökükler de büyüdükçe büyür yırtıldıkça yırtılır.
Dudağımda mırıldandığım belki dağıldığım/ ve o an!
 İşte bazıları dişlerimi bile sızlatıyor, içimi burkuyor, ta ciğerime yüreğime değerken en acımasız taşların değişi gibi hissediyorum değişini…
Kalkamaz oluyor insan. Ah insan! Kuvvetli misin ki bu kadar… Göçükler vermeden taşıyabilecek kadar kuvvetli misin?
Bazıları avuçlara değiyor gözyaşıyla beraber… Ah hatıralar… Kimisi elleri nakış nakış işliyor ve o renkleri. Bazıları beyaz bir dantel misali seriliyor. Ak pak bembeyaz… İnce ince dokunmuş.
Bazısı masmavi gökten bir parça indirmiş kuş desenli.
Güle benzer desenli bazıları. Al beyaz ve gül kokulu hatıralar. Onları da avuçlarıma/ yüzüme sürdüğüm de kokusu nefesimi, rengi tenimi, güzelliği bendimi yıkıyor ve kaplıyor
Gözlerimin buğusuna ekilmiş bereket tarlalarının en saf görkemiyle sarıyor da sarıyor.
Koyu renkli hatıralardan en açık renklisidir bazıları…
  Onlar göğsümde hatırlandıkça berrak gönüllerin kalbine inmiş bir çakıl büyüklüğünde/ belki bir damla... Belki de su serpen bir söz büyüklüğünde. Gözlerim dalar belki bir burukluk belki bir tebessüm… İşte narin nazenin bir bekleyiştir oradaki duruş…
Sonra kundağı açtığın vakit kolunu sağa sola uzatan bebek misali gerinir genleşir koyu renkli hatıralar.
Çizgiler hep bellidir onda. Kilitli sandıklara girmek istemez onlar ve paslanmaz onların kilitleri. Açıp dökersiniz bir bahar çiçek açarken, bir yaz güneş doğarken, bir güz yaprak inerken, bir kış belki çok üşütürken ısıtır sizi.
Fluya kayanları yeniden boyamak istersiniz belki! lakin boya istemez artık. Onlar solar gider. Koyu renkli hatıralar yer yer solsa da incelse de iğne elinizde hep yamarsınız, hep işlersiniz. Bazen yeşilini, bazen  beyazını, bazen siyahını. 
En çokta mavisini nefes almak için…
Buğusunda n e f e s…
S/oluğu size dönüktür işte o hatıraların… Yaşarken yaşatır sizi! belki de kısaltır mesafeyi…
Koyu renkli hatıralardı onlar… Koyu…

Yazarın Diğer Yazıları