Müsiad'dan Yaşanan Gelişmelere Tepki

MÜSİAD Şube Başkanı Mehmet Balin, 'Kamuya açık olan borsa hisselerinin değeri 20 milyar dolar geriye gelmiştir.

Türkiye 20 milyar doları kazanmak için bir yıl çalışmak zorunda kalacaktır” dedi. MÜSİAD Şube Başkanı Mehmet Balin, düzenlediği basın toplantısında son dönemdeki gelişmeleri değerlendirerek, “İşadamları olarak, ülkemizin geleceğine daha fazla yatırım yapabilmemiz için temel beklentimiz; büyük bedeller ödeyerek elde ettiğimiz huzur, güven ve istikrar ortamımızın devamı, daha hızlı ve adil işleyen bir yargı sistemi ve bireysel hak ve özgürlükleri daha da gelişmiş bir Türkiye'de yaşamaktır.Bu çerçevede, Gezi Parkı olaylarından başlayarak, sonuçlarıyla ekonomimize olumsuz yansımaları olan gelişmeleri de yakinen izliyoruz” diye konuştu. Balin, “Son olarak, yolsuzluk ve rüşvet iddialarıyla 17 Aralık 2013 günü başlatılan soruşturmayla oluşan ortamı da adli boyutunu ayrı tutmak kaydıyla ülke ekonomimize ve güven ortamına verdiği ve vereceği zararlar bakımından tüm kamuoyu ile birlikte endişeyle takip ediyoruz. Özellikle belirtmek isterim ki nerede ve kim tarafından gündeme getirilirse getirilsin, muhtevası ve muhataplarına bakılmaksızın yolsuzluk ve rüşvet iddialarının sonuna kadar araştırılması hepimizin ortak arzusudur. Bu sürecin, yargı bağımsızlığı ve hukuk devleti ilkesinden taviz verilmeden, kurumların görev alanları içinde takip edilmesi zorunludur. İddialar kapsamında, hukukun temel doktrini olan, masumiyet karinesinin önemine de işaret etmek isteriz. Her olayda geçerli olduğu gibi söz konusu soruşturmada ismi geçen kişilerin de peşinen hükümlü ilan edilmiş gibi gösterilmemeleri ve ilgileri yoksa iddiaların ailelerini de kapsayacak şekilde genişletilmiş gibi gösterilmemesi, toplumsal adalet duygumuzun törpülenmemesi için çok önemlidir. Cevabını bekleyen en temel soru muhataplarının ve içeriklerinin birbirinden farklı olduğu ifade edilen dosyaların, hangi gerekçeyle birlikte mütalaa edildiği ve birlikte koğuşturma konusu yapıldığı, kamuoyunda cevabını bekleyen en temel soru olarak görülmektedir” şeklinde konuştu. Balin, açıklamasına şu sözlerle devam etti: “Yerel Seçimler, Cumhurbaşkanlığı ve Genel Seçimler sürecine girdiğimiz bugünlerde, bu soruşturma sebebiyle yaşananların, ekonomimiz dahil olmak üzere beklenmedik yansımaları, kamuoyunda, doğuracağı muhtemel etkiler bakımından, siyasal alana yönelik ciddi bir çalışma olarak algılanmaktadır. Buna izin verilmemelidir. Ülkemiz, geride bıraktığı 10 yılda, temel hak ve özgürlükler alanında büyük mesafeler kat etmiş, hayata geçirdiği reformlarla siyasi ve ekonomik istikrar sonucu büyümesini gerçekleştirmiş bir ülke olarak, çok şükür, bölgesinde lider bir konuma gelmiştir. Dünyanın ve özellikle Avrupa’nın en büyük ekonomilerini olumsuz etkileyen küresel ekonomik krize rağmen Türkiye, istikrarlı büyümesini sürdürmektedir. Ülkemizin siyasi ve ekonomik kazanımlarını önceleyen bir yaklaşımla, herkesi, bu gelişmeleri bir kez daha değerlendirmeye davet ediyoruz. Kendi mecrasında yürüyecek adli bir operasyonun, ülke ekonomimize yansıması böyle mi olmalı? Gündeme ışık tutması için, işadamları penceresinden, söz konusu yolsuzluk iddialarının ardından, tam da FED'in tahvil alımı ile ilgili yeni kararlarını açıkladığı bir süreçte, bazı verilerde yaşanan değişimleri ve bu değişimlerin ekonomimize yüklediği maliyeti, sizlerle paylaşmak istiyorum. Temelinde tamamen adli bir soruşturma olan söz konusu iddiaların ardından, anlaşılmaz bir şekilde, bunun ekonomik beklentilere yansıtılması sonucu dolar kuru 2,098 ile tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşmıştır. Kamuya açık olan borsa hisselerinin değeri 20 milyar dolar geriye gelmiştir. Türkiye 20 milyar doları kazanmak için bir yıl çalışmak zorunda kalacaktır. MÜSİAD olarak başından beri destek verdiğimiz, aydınlık yarınlarımız için atılmış önemli bir adım olan Çözüm Süreci ve Demokratikleşme Paketi ile toplumsal barış açısından normalleşme yolunda hızla ilerleyen Türkiye’nin, adli boyutunun dışına çıkartılan bir olayın gündemiyle meşgul edilmesi, kimseye yarar sağlamayacaktır. Uluslararası arenada ülkemize yönelik algıları olumsuz yönde etkileyen bir itibarsızlaştırma operasyonunun, belirli çevreler tarafından manipüle edildiği intibası, kamuoyunda yaygın bir kanaat olarak yer bulmaktadır. Bu kanaat, gerekçeleriyle birlikte, hızla ortadan kaldırılmalıdır. İş dünyası olarak 2023 vizyonuna kilitlendiğimiz bugünlerde, ülkemizin ve evlatlarımızın geleceği için birbirimize daha fazla kenetlenmeli, huzur, güven ve istikrar ortamımıza hep birlikte sahip çıkmalıyız. Daha güçlü Türkiye için hep birlikte çalışmalıyız.”

Bakmadan Geçme