Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın Söyleşi Ve İmza Gününe Katıldı
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Türkiye'nin üstünlük hiyerarşisine dayanmayan eşit muamele talep ettiğini belirterek, 'Küresel düzeyde bu dünya sistemi adalet üretmiyor. Dünya 5'ten büyüktür derken de biz bu adaletsizliğe...
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Türkiye’nin üstünlük hiyerarşisine dayanmayan eşit muamele talep ettiğini belirterek, “Küresel düzeyde bu dünya sistemi adalet üretmiyor. Dünya 5’ten büyüktür derken de biz bu adaletsizliğe işaret ediyoruz. ‘Beni eşitin olarak gör’ diyoruz” dedi.
7. Malatya Kitap Fuarı kapsamında Malatya’ya gelen Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın Kongre ve Kültür Merkezinde “Ben, Öteki ve Ötesi” adlı kitabının söyleşi ve imza gününe katıldı. Programa Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Öznur Çalık da katıldı.
Burada konuşan Kalın, “Ben”, “Öteki” ve “Ötesi” kavramlarının çağrışımları hakkında bilgi vererek, “Ben, öteki ve ötesi ilişkisi çağımızın temel problemlerinden bir tanesi. Şöyle bir etrafa baktığımızda ‘Ben kimim?’ sorusunu sormayan birey ve toplum olmadığı gibi ‘ben’ dediği zaman bir ötekini tahayyül etmeyen bir toplumdan bahsetmek mümkün değil” şeklinde konuştu.
Kalın, her ben iddiasının bir ötekinin varlığını zorunlu kıldığını anlatarak, “Ben’i ortadan kaldırmak mümkün değil. Bu yaradılış ekonomisinin bir gereğidir. Bir tür liberal ütopyayla aslında ‘Ben diye bir şey yok, öteki diye bir şey yok, hepimiz biriz, aynıyız. Bir dünya vatandaşlığı hepimize yeter, küreselleşme zaten bunu sağlıyor’ diye ben kavramını, ‘Ben’in çağrıştırdığı tarih, kimlik iddialarını ortadan kaldırmak mümkün değil bunun böyle olmadığını da son 20-25 yıl içerisinde küreselleşme sürecinde açık ve net bir şekilde gördük” ifadelerini kullandı.
Ben ile öteki arasında rasyonel ve ahlaki bir ilişki kurabilmenin önemli olduğunu belirten Kalın, “Benden olmayan, benim gibi düşünmeyen, yaşamayan insanlarla, toplumlarla tarihlerle nasıl bir ilişki kuracağım? Bu ilişkiyi hangi rasyonel ve ahlaki temeller üzerine oturtmalıyım? Sorusu, temek sorumuz. Bugün baktığımız zaman çoğulculuk, demokrasi, göç, İslamofobi, Avrupa’da yükselişe geçen aşırı sağcılık, ırkçılık gibi akımlara baktığımızda bu sorulara verilmiş bir takım yanlış cevapların olduğunu görüyoruz” ifadelerini kullandı.
Kalın, ‘Ötekiyle ilişki nasıl kurulacak?’ sorusunun temel bir mesele olduğunu belirterek, “Ötekiyle ilişki bir çatışma, yok etme ilişkisi olmak zorunda değildir. Bizim dışımızda, bizden farklı olan insanlarla, toplumlarla, kültürlerle her zaman çatışmak, savaşmak, kavga etmek zorunda değiliz. Onlardan bir şeyler öğrenebiliriz. ‘Hayırda yarışın’ ilkesi çerçevesinde o farklıklardan kendimize bir takım dersler çıkartabiliriz. Kendi zihin, gönül, ruh ve kültür dünyamızı zenginleştirebiliriz. Dolayısıyla modern Avrupa sömürgeciliğinin ve Avrupa merkezciliğinin bize dayattığı ‘Öteki mutlaka ya bana benzemeli ya da yok olmalı’ siyasetinin dışına bir alternatif mümkündür. Aslında İslam toplumları baktığınız zaman çoğulculuk politikalarıyla bunun mümkün olduğunu da göstermişlerdir. 19.yüzyılda özellikle Avrupa merkezciliğinin sömürgeciliğiyle at başı gittiği dönemlerde ötekiyle ilişki ‘Bana benzesin, benden başka bir şey olmasın’ siyasetine dayalıydı. ‘Eğer kendime benzetemiyorsam, onu ortadan kaldırmalıyım. Ortadan kalkmalıdır’ diyen ırkçı bir yaklaşımın olduğunu da biliyoruz” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin üstünlük hiyerarşisine dayanmayan eşit muamele talep ettiğini ifade eden Kalın, “Küresel düzeyde bu dünya sistemi adalet üretmiyor. Dünya 5’ten büyüktür derken de biz bu adaletsizliğe işaret ediyoruz. İstediğimiz eşit muamele. ‘Beni eşitin olarak gör’ diyoruz. Cumhurbaşkanımızın söylediği bu. Bunda herhangi bir kibir yok, üstünlük iddiası falan yok. ‘Sen neysen ben de oyum. Sen Allah’ın bir kuluysan ben de Allah’ın bir kuluyum’ diyoruz. Yıllarca birileri Türkiye’de bunun tersi bir modeli uyguladığı için birileri de yurt dışında, Amerika’da, Avrupa’da böyle bir Türkiye görmeye alışık oldukları için Türkiye’nin son 15 yılını hazmedemiyorlar. Tayyip Erdoğan’ın siyasi başarılarını hazmedemiyorlar. Birileri de kalkıp Tayyip Erdoğan’sız Türkiye modeli ya da arayışına girdiği zaman bakın gerisinde yatan temel zihniyet budur” diye konuştu. Söyleşinin ardından İbrahim Kalın okurlara kitabını imzalayarak dağıttı.