İlaç Yolsuzluğu Anlatımı Kayıt Altında
Malatya'da, on kişinin tutuklanması ve on altı kişinin de tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldığı sahte reçete operasyonunda gelişme yaşandı.
Operasyondan iki yıl önce Malatya Eczacılar Odası Başkanı Bülent Köse'nin bürosuna gelen şüpheli iki ilaç mümessilinin sahte reçeteler ile ilgili anlatımlarını görüntülü ve sesli olarak kayıt altına alıp SGK İl Müdürlüğü ile Ankara'daki SGK Başeczacı'ya ihbar olarak gönderdiği ortaya çıktı.
Alınan bilgilere göre, operasyon kapsamında gözaltına alınıp tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan Malatya Eczacılar Odası Başkanı Bülent Köse'nin Ağustos 2009'da eczanesinden başka bir eczanede sigortalı olarak çalışan kalfa ile aynı eczacının teyzesi adına psikolojik hasta ilacı alınması üzerine eczanesindeki bürosuna gelen iki ilaç mümessilinin, sahte raporlarla düzenlenen reçetelerle yapılan usulsüzlüğü kabul ettikleri ve nasıl yaptıklarını anlatımları görüntülü ve sesli olarak kayıt altına
aldığı ortaya çıktı.
Köse, sahte olarak düzenlenen raporla yazdırılan reçetelerin eczanelere sokulduğunu 200 dakikalık görüntü ve ses kaydını Sosyal Güvenlik Kurumu'na teslim ettiğini Cumhuriyet Savcısının sorgusu sırasında anlattı.
Delilleri, SGK'ya, Sağlık İl Müdürlüğüne, Ankara'daki SGK'daki başeczacıya ihbarda bulunduğunu anlatan Köse, ifadesinde şunları söyledi: 'Onlarda bu olayı doğrulayacaktır. Şu ana kadar SGK tarafından ne benim ne de personelimin ifadesi alınmamıştır. Dosyaya sunduğum CD ve yapılan dökümünde her şey ortaya çıkmıştır. Bu şahıslara bu reçeteleri bize niye gönderdin diye sorduğumda, 'Sen etrafı güçlü bir insansın, eğer sana bir şey olursa sende bizi kurtarırsın' dediler. Bu kayıtlarda da vardır. Eczacı İ.B.,
benim eczaneme geldiğinde, 'Senin eczanene de bir reçete sokmuşlar' dediğinde, bende 'hangi tarihte' dediğimde, bana 31 Ağustos tarihli olduğunu, internetten gördüğünü söyledi. Halbuki, Medula Sistemi eczaneyi göstermez. Hastanın almış olduğu ilacı gösterir. 31 Ağustos'da bana gönderilen reçetelerin R.Ç. ve M.Ç.'nin gönderilmesinin bir amacı vardır. Demas gibi psikolojik hastalar ırsidir. Sanki anne, oğul imajı verilmek istenmiştir. Bu reçeteler kurumda yazdırılmıştır, ancak raporların sahte olduğunu bilme
şansımız yoktur. M.Ç., eczacı İ.B.'nin sigortalı elemanıdır. P.Ç. ise eczacı İ.B.'nin teyzesidir. Bunu düşünende İ.B.'dir. Delil olarak sunduğum CD'de İ.B.'de, 'Bizi kurtarırsa, Bülent Köse kurtarır' şeklinde konuşmuştur.'
Soruşturma aşamasında kurumlara yanlış yazılar yazılması nedeniyle yanlış cevaplar geldiğini savcılık ifadesinde savunan Köse, diyaliz hastalarının reçeteleri ile ilgili olarak hastanelerden Diyaliz Bölümünün protokol numaraları sorulmak yerine diyaliz belirtilmeden hastaneye genel bir soru sorulduğundan yanlış cevapların geldiğini, bundan dolayı da diyaliz bölümlerinde protokol numarası bulunan reçetelerin sahte olarak algılandığını kaydetti.
Köse, diyaliz hastalarına verilen ilaçların aynı zamanda protokol gereği Eczacılar Odası'ndaki evrak defterinde de kayıtlı olduğunu belirtti.
Köse'nin 26 Ocak 2011 günüde Malatya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi'ne yine elindeki görüntü ve ses kaydı CD'lerini sunduğu belirtildi.
Bu arada, operasyon kapsamında suçlanan eczacıların devlete verdiği iddia edilen zararın ise 3. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 10 Mayıs 2011 tarihli kararına göre toplam 239 bin TL olduğu öğrenildi.
Alınan bilgilere göre, operasyon kapsamında gözaltına alınıp tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan Malatya Eczacılar Odası Başkanı Bülent Köse'nin Ağustos 2009'da eczanesinden başka bir eczanede sigortalı olarak çalışan kalfa ile aynı eczacının teyzesi adına psikolojik hasta ilacı alınması üzerine eczanesindeki bürosuna gelen iki ilaç mümessilinin, sahte raporlarla düzenlenen reçetelerle yapılan usulsüzlüğü kabul ettikleri ve nasıl yaptıklarını anlatımları görüntülü ve sesli olarak kayıt altına
aldığı ortaya çıktı.
Köse, sahte olarak düzenlenen raporla yazdırılan reçetelerin eczanelere sokulduğunu 200 dakikalık görüntü ve ses kaydını Sosyal Güvenlik Kurumu'na teslim ettiğini Cumhuriyet Savcısının sorgusu sırasında anlattı.
Delilleri, SGK'ya, Sağlık İl Müdürlüğüne, Ankara'daki SGK'daki başeczacıya ihbarda bulunduğunu anlatan Köse, ifadesinde şunları söyledi: 'Onlarda bu olayı doğrulayacaktır. Şu ana kadar SGK tarafından ne benim ne de personelimin ifadesi alınmamıştır. Dosyaya sunduğum CD ve yapılan dökümünde her şey ortaya çıkmıştır. Bu şahıslara bu reçeteleri bize niye gönderdin diye sorduğumda, 'Sen etrafı güçlü bir insansın, eğer sana bir şey olursa sende bizi kurtarırsın' dediler. Bu kayıtlarda da vardır. Eczacı İ.B.,
benim eczaneme geldiğinde, 'Senin eczanene de bir reçete sokmuşlar' dediğinde, bende 'hangi tarihte' dediğimde, bana 31 Ağustos tarihli olduğunu, internetten gördüğünü söyledi. Halbuki, Medula Sistemi eczaneyi göstermez. Hastanın almış olduğu ilacı gösterir. 31 Ağustos'da bana gönderilen reçetelerin R.Ç. ve M.Ç.'nin gönderilmesinin bir amacı vardır. Demas gibi psikolojik hastalar ırsidir. Sanki anne, oğul imajı verilmek istenmiştir. Bu reçeteler kurumda yazdırılmıştır, ancak raporların sahte olduğunu bilme
şansımız yoktur. M.Ç., eczacı İ.B.'nin sigortalı elemanıdır. P.Ç. ise eczacı İ.B.'nin teyzesidir. Bunu düşünende İ.B.'dir. Delil olarak sunduğum CD'de İ.B.'de, 'Bizi kurtarırsa, Bülent Köse kurtarır' şeklinde konuşmuştur.'
Soruşturma aşamasında kurumlara yanlış yazılar yazılması nedeniyle yanlış cevaplar geldiğini savcılık ifadesinde savunan Köse, diyaliz hastalarının reçeteleri ile ilgili olarak hastanelerden Diyaliz Bölümünün protokol numaraları sorulmak yerine diyaliz belirtilmeden hastaneye genel bir soru sorulduğundan yanlış cevapların geldiğini, bundan dolayı da diyaliz bölümlerinde protokol numarası bulunan reçetelerin sahte olarak algılandığını kaydetti.
Köse, diyaliz hastalarına verilen ilaçların aynı zamanda protokol gereği Eczacılar Odası'ndaki evrak defterinde de kayıtlı olduğunu belirtti.
Köse'nin 26 Ocak 2011 günüde Malatya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi'ne yine elindeki görüntü ve ses kaydı CD'lerini sunduğu belirtildi.
Bu arada, operasyon kapsamında suçlanan eczacıların devlete verdiği iddia edilen zararın ise 3. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 10 Mayıs 2011 tarihli kararına göre toplam 239 bin TL olduğu öğrenildi.