AK Parti Malatya Teşkilatı'ndan Halk Günü
AK Parti Malatya Teşkilatı her hafta gerçekleştirdiği halk günü uygulamasına devam etti.
Halk günü uygulamasına yurt dışındaki görevi nedeniyle katılamayan AK Parti Malatya Milletvekili Ömer Faruk Öz'ün yerine AK Parti Malatya Milletvekili Mücahit Fındıklı katıldı.
Halk günü öncesinde basın mensuplarına bir açıklamada bulunan Malatya milletvekili Fındıklı, 'Ankara'da siyasetin gündemi sürekli değişiyor. Ama şunu şöyle bilin ki bütün bu büyük hadiselerin dışında Türkiye'de demokratikleşme ve demokrasinin oturması, şeffaflaşması, insanların özgür ve hür olması, milletin kararının egemen olmasını sağlamak adına biz bütün teşkilatımız, milletvekillerimiz, bakanlarımız ve en önemlisi Sayın Başbakanımız ile birlikte bu kararlılığımızdan asla ve asla geri adım
atmayacağız. Diklenmeden ama dik durarak, sizin adınıza demokrasinin önüne taş koyan, Türkiye'nin gelişmesinin önünü kesmek isteyen, Türkiye'nin Dünya'daki itibarını kesmek isteyenlere karşı, millet ile birlikte durmadan yürümeye ve dimdik yürümeye devam edeceğimizi herkesin bilmesi lazım. Bir memlekette eğer yargı ideolojik bir kimliğe bürünmüşse, artık daha yapacak çok fazla şey kalmamış. Yargı maalesef verdiği kararalar doğrultusunda halkın sürekli vicdanını kanatır hale gelmiştir. En bariz ve açık
örneği şudur; YÖK daha evvel kat sayı uygulamasıyla ilgili, YÖK'ün katsayı uygulamasıyla yetkili olduğu ve görev alanlarına girmediğini söylediler. Ama YÖK, katsayı ile ilgili uygulama yaptı. Danıştay, 'katsayıyı değiştirmezsiniz' dedi. Danıştay'a sormak lazım, ya birinci verdiğin karar yanlıştı, milletten özür dile. Ya da ikinci verdiğin karar ideolojik bir karardır, çık milletten özür dile. Dolayısıyla bu milletin vicdanını kanatan, adalet duygusunu inciten bir tavırdır. Bunu asla ve asla millet adına
kabul etmemiz mümkün değildir. İkinci bir konu Yargıtay'ın özellikle HSYK'nın yaptığı açıklamadır. Türkiye'de yanlışı kim yaparsa, bakan da olabilir, vekilde olabilir, askeri bürokraside olabilir, tapu dairesinde de olabilir, kim olursa olsun yanlış yapan yargının huzuruna çıkacak, isterse yargı mensubu olsun ifadesini verecek, aklanacak ya da varsa cezası, cezasının karşılığını çekecek. Mademki bu milletin vergileriyle orada ayakta duruyorlar, millete karşı sorumluluklarını da yerine getirmek
zorundadırlar. Siyasetçi için her şeyi söylemek kolay ama siyasetçi yanlış yaptığı zaman nasıl millet yakasına yapışıyorsa, biz yakasına yapışıyorsak, yanlış yaptığı halde yakasına yapışılmadık ne bir bürokrat ne bir iş adamı ne de başka bir kimse kalmayacak. Herkes varsa hakkındaki iddialar gidecek yargıçlara hesap verecek, onlarda kararını verecek, biz de bu karara saygılı olacağız. Son olayda apar topar ideolojik bir tutum sergileyerek, HSYK maalesef bir karar aldı. Bu kararın neticesinde yargılanması
gereken Yargıtay olmasına rağmen, çok üzülerek ifade ediyorum; Yargıtay Başkanımız çıktı, ideolojik bir tavır sergiledi, o da HSYK'nın kararına uydu. Oda yetmedi, Danıştay hiçbir yetkisi ve ilgisi olmadığı halde bir açıklamada yaptı. 'Bu kararı destekliyorum' dedi. Biz 80 öncesini de gördük. Polis teşkilatında pol1, polder bilmem ne vardı. Mühendisler arasında birçok bölünmeler, parçalanmalar olmuştu. Ama şunu unutmayın hiçbir zaman yargıda bu tür ideolojik tavırlara rastlamamıştık. Bu çok ciddi anlamda
millet adına tehlikedir. Orada oturan insanlar bu millet adına karar verirler. Karara başlandığında Türk Milleti denilerek, başlanır. Dolayısıyla milleti temsil eden sadece siyasiler değildir, yargıçlarda milletin temsilcileridir ve en tepedeki temsilcileri olarak millet adına karar vermek zorundadırlar. Hukuk normlarına, temel insan hakları ve dünyadaki temel hukuk normlarına göre karar vermek zorundadırlar. Herkesin fikri olabilir, düşüncesi olabilir ama kararlar dünya hukuk normlarına göre verilmelidir.
Kimsenin şahsi ideolojik fikirlerine göre hiçbir hakimin karar verme hakkı yoktur. Elbette kanaatleri olacak, sandık başına gittiklerinde seçeceği bir parti olacak. Bunlara kimsenin itirazı da yok. Ama bir yıl önce başka bir karar bir yıl sonra başka bir karar verdiğiniz zaman ve de bunun başına da 'millet adına bu kararı veriyorum' diye yazıyorsanız, millette bunun hesabını sizden sormak zorundadır. Milletin temsilcileri olarak bu hesabı bize vermek zorundasınız bizde milletin temsilcileri olarak bunu
onlara anlatmak zorundayız. Türkiye'de millet adına egemenlik kullanıyorum diyen hiç kimse milletin üzerinde olamaz. Yargıçta olsa hakimde olsa milletin üzerinde olamaz. Asla ve asla bize, tarihimize ve geleneklerimize uymayan tüm tutum ve davranışların karşısında millet olarak dimdik duracağız' dedi.
Fındıklı, bir basın mensubunun Anayasa değişikliği hakkında ne düşünüyorsunuz? Sorusuna ise; 'Türkiye'de Anayasa değişikliği mutlaka yapılmalıdır. Ayrıca yargı reformu kaçınılmaz olmuştur. Biz istiyoruz ki, Anayasa değişikliği CHP ve MHP'nin de katılacağı toplumsal bir uzlaşmayla olsun. Maalesef iki partiden de destek göremedik' cevabını verdi.