Adli Kolluk Yönetmenliğindeki Değişiklik İçin İptal Davası
Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı'nca, Adlî Kolluk Yönetmeliğinde yapılan değişiklikte Emniyet ve Jandarma kolluk amirlerine adli olayları mülki idare amirine bildirme zorunluluğu getirilmesi işleminin iptal edilmesi için Malatya'da Av. Bayram Özcan tarafından iptal davası açıldı.
Malatya Barosu Avukatlarından Bayram Özcan Danıştay Başkanlığı'na, sunulmak üzere Malatya İdare Mahkemesi Başkanlığı'na Adlî Kolluk Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair yönetmeliğin' iptal edilmesi için sunduğu dilekçe ile ilgili olarak basın açıklaması yaptı.Av. Özcan, 'Söz konusu yönetmelik tam da 17 Aralık 2013 günü kamuoyuna duyurulan soruşturma süreci ve içlerinde İç İşleri Bakanı Muammer Güler'in oğlunun da bulunduğu bir takım şahısların tutuklanması ile sonuçlanan adli soruşturmaların üzerine kabul ile yayımlanmıştır. Zamanlama itibariyle söz konusu yönetmelik değişikliğinin ucu İç İşleri Bakanının oğluna dayanan ve ancak daha ilerisinde nerelere dayanacağı şu anda kestirilemeyen soruşturmaları akamete uğratmaya matuf olduğu kanaati tüm kamuoyunda olduğu gibi bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak bende de hsıl olmuştur. Nitekim bu değişiklik ile siyasi iktidar sahibi olan hükümetin atanmalarında birinci derecede etkili olduğu C. Başsavcılığı ve Valilik gibi makamlar her türlü soruşturmada karar ve söz sahibi yapılmıştır. Bu durumda bağımsız yargı erkinin en önemli unsurlarından olan Cumhuriyet Savcılığı'nın ve Cumhuriyet Savcılarının yerine göre siyasi iktidar sahiplerine karşı etkili soruşturma yapabilme ve hatta belki de soruşturma yapabilme güç ve imknı tamamen siyasi iktidarın inisiyatifine bırakılmıştır. Değişiklik yapan yönetmelik ile adli kolluk tamamen ortadan kaldırılmıştır, C. Savcıları her türlü soruşturmada salt olarak idareye bağlı olan, tayin, terfisi, sevk ve idaresi sıralı amirleri tarafından yapılan, idari kolluk görevlilerinden faydalanabilir hale getirilmiştir. Bu durumda söz gelimi Vali'nin korumak isteyebileceği, İç İşleri Bakanının, Cumhuriyet Başsavcısının, Adalet Bakanının… vs yahut hepsinin birlikte korumak isteyebileceği kişi ve kurumlara karşı yapılabilecek soruşturmalarda C. Savcıları ve artık yok edilen adli kolluk bağımsız olarak hareket edemeyeceğinden delillerin karartılabilmesi mümkün olabilecektir. En azından kamuoyu ve bir Türkiye Cumhuriyeti ferdi olarak benim nazarımda bu endişe hep bulunacaktır' ifadelerini kaydetti.Özcan şunları söyledi, 'Söz konusu Adli Kolluk Yönetmeliğinde Değişiklik yapan Yönetmelik nedeniyle 5271 Sayılı CMK' nda Adli Kolluk ile ilgili olarak Cumhuriyet Savcısının ve Hkimin yetkileri de tamamen ortadan kaldırılmış ve değiştirilmiş olacaktır. Böylelikle Bağımsız Yargı güçsüz, genel idarenin emir ve denetimindeki kolluk karşısında kararları ile işlevsiz bir hale getirilmiş olacak, bu nedenle de yeterince bağımsız olamayacaktır. Söz konusu Adli Kolluk Yönetmeliğinde Değişiklik yapan Yönetmelik nedeniyle yüzyıllardan süzülüp gelen ve demokratik hukuk devletinin onsuz olmazı olduğu ittifakla kabul gören kuvvetler ayrılığı ilkesi büyük bir yara almış ve hatta ortadan kalkmış olacaktır. Seçim yasaları ve bilhassa seçim barajları ile iktidara zaten çok güçlü olarak gelen iktidar yani yürütme erki yasamada zaten ekseriyeti elinde bulundurup çok güçlü olmakla birlikte yargı bakımından da istemediği soruşturmaları yaptırmama, yahut delilleri karartma güçleri de eline geçirecektir. Bu nedenle denetlenemez bir güç olarak yürütme tüm kuvvetlerin yegne sahibi olacaktır.'